Otizm Nedir?

Otizm, yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, karmaşık gelişimsel bir bozukluktur. Otizm erken evrede basit belirtileri dikkate alındığında kolayca teşhis edilebilir ve uygulanacak iyi bir rehabilitasyon programı ile etkileri önemli oranda azaltılabilir. Gebelik döneminde folikasit katkısı kullanmak otizm gelişme riskini önemli oranda azaltmaktadır. Günümüzde her 110 çocuktan birini etkilediği bilinen ve pek çok ailenin hayatının altüst olmasına yol açan bu bozukluğun yirminci yüzyılın ortalarına kadar bir adı bile yoktu

Otizmin, erken dönemde teşhisi otizmli çocukların eğitimi ve topluma kazandırılması açısından önemlidir.Bazı durumlarda da çocuk aldığı eğitim ile ve beslenme düzenlenmesi ile neredeyse bu hastalığı yok edecek düzeye gelebiliyor. Otizm,yeni doğan bebeklerde ikinci aydan itibaren göz teması kurmamasıyla teşhis edilebilir. Bu nedenle anne-babalara bebeklerini çok iyi gözlemlemeleri önerilir.

Bebeklerde otizm nasıl anlaşılır?

  • Göz teması kurmaz, seslenmeye tepki vermez.
  • Kayıtsızdırlar, duymuyormuş gibi davranırlar.
  • Sosyal gülümseme yok, sarılmazlar.
  • Taklit etmezler, oyun oynarken bir senaryo ile oyun kurmazlar.
  • Dönen bir şeyi saatlerce takip edebilirler.
  • Ayak parmakları üzerinde ve kendi etraflarında dakikalarca dönebilirler.
  • Anlamsız vücut hareketleri yaparlar.
  • Anlamsız sesler çıkarır, aynı kelimeyi defalarca anlamsız şekilde tekrarlayabilirler.
  • Konuşma becerileri yoktur.
  • Yaşıtları ile oynamazlar, annesi ayrıldığında kayıtsızdırlar.
  • Parmağı ile işaret etmezler. İlgisini çeken bir eşyayı işaretle istemezler.
  • Otistik çocuğun, konuşmanın ne işe yaradığını anlamadığı için konuşarak iletişim kurma ihtiyacı hissetmediğinden konuşmazlar.
  • Otistik çocuk bazı anlamsız, bağlam dışı sözcükler çıkarabilir. Ya da saatlerce bir konu üzerinde monolog şeklinde konuşabilir.

Erken konan otizm teşhisi tedavi için çok önemli bir işleve sahip olsa da pek çok çocuk ancak geç dönemde tanı aldığı için ciddi gelişim sorunları yaşıyor. Hekimler ve ebeveynler için otizm tanısında kullanılacak on temel belirtiyi etkili şekilde tanımlamak için bir çalışma yapan Baltimore Kennedy Krieger Enstitüsü (BKKI) uzmanları bu belirtilerle bazı çocukların bir yaşına bile gelmeden teşhis edilebileceğini belirtiyorlar.

Otizm tanısı için 10 temel belirti:

  • Kendisine bakan kimselere nadiren gülümseme;
  • Başkalarının çıkardığı sesleri veya gülücük gibi hareketleri nadiren taklit etme;
  • Ses çıkarmada gecikme veya nadiren ses çıkarma;
  • 6-12 aylıkken ismine tepki vermeme;
  • 10. aydan itibaren el işaretleri ile iletişim kurmama;
  • Göz teması kuramama;
  • Nadiren dikkatinizi çekme;
  • Onu kaldırmak istediğinizde size doğru uzanmaması;
  • Ellerde, ayaklarda, bacaklarda sertleşme veya el bileklerini çevirme gibi olağan dışı vücut hareketleri ve olağan dışı duruş ve diğer tekrarlayıcı davranışlar
  • Yuvarlanma, emekleme gibi hareketler açısından motor gelişim geriliği.

KAYNAK: Bu haber Kennedy Krieger Institute, tarafında bu alanda yapılan çalışmanın verileri dikkate alınarak yapılmıştır.

Otizme Ne Sebep Olur?

Otizmin nedeni henüz tam olarak tespit edilememiştir.Otizmin tek bir nedeni yoktur. Pek çok nedeni olduğu artık bilinmektedir. Otistik bireylerde beyin hücreleri farklı çalışmaktadır. Hücreler arasında mesaj taşıyan kimyasal ileticilerde eksiklik yada fazlalık olduğu düşünülmektedir. Bazı genetik hastalıklar otizme yol açar.

Genetiğin otizmin nedenleri arasında önemli bir yeri vardır. Kardeş ve ikiz çalışmaları bunu doğrulamaktadır. Otistik bir çocuğun kardeşinde otizm görülme riski genel popülasyona göre 50-100 kat daha fazladır. Tek yumurta ikizlerinde her ikisinin birden otistik olma oranı çift yumurta ikizlerine göre daha fazladır. Bütün bunlar genetiğin etkisini bize gösteriyor fakat sadece genetiğin tek neden olmadığı noktasına da ulaştırıyor. Sadece genetik etkili olsaydı tek yumurta ikizlerinde her iki bebeğinde her zaman otistik olması gerekirdi.

Yapılan çalışmalar bir tek gen değil birden çok genin etkileşimi sonucu hastalık yapıcı etki oluştuğunu ortaya koymuştur. Klinik tablodaki davranışsal çeşitlilik çevresel faktörlerinde etkili olduğunu düşündürmektedir. Doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası faktörler ile otizm arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Eldeki bulgular genetik olarak otizme yatkınlığı olan çocukların doğum sırasında sorun yaşama riskinin daha fazla olduğunu göstermektedir. Ayrıca, anne karnında geçirilen kızamıkçık virüsünün, pek çok anormalliğin yanında otizme de yol açabildiği bilinir.

Şu kesin olarak bilinmektedir ki, otizm tek bir nedenle olmaz, birden çok etkenin bir araya gelmesiyle meydana gelen oldukça karmaşık bir durumdur.

Otizm erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha fazla görülür fakat genelde kızlarda daha ağır seyreder. Otistik bireylerin % 70’inde zeka geriliği görülmektedir. % 30’u normal ve bu %30’luk dilimin %10’u üstün zekaya sahiptirler. Zeka düzeyi ve eşlik eden diğer hastalıklar otizmin ağırlık derecesi üzerinde belirleyici rol oynar. Eşlik eden hastalıklar arasında en sık rastlanılanlar dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygudurum bozuklukları ve epilepsidir. Her üç çocuktan biri epileptik anlamda risk taşımaktadır. 0-5 yaş arası ve ergenlik döneminde epilepsi nöbetlerinin görülme olasılığı artar.

Ülkemizdeki kayıtlara göre 271.000 otistik özellikleri olan bireyin bulunduğu, bu rakamın 81.000’nin 0-14 yaş arası çocuklardan oluştuğu tahmin edilmektedir. Her 110 çocuktan biri otistik özellikler göstermektedir.

Otizmin Tipik Belirtileri Nelerdir?

Otizm tanılı bireyler aşağıdaki tipik davranışların en az yarısını gösterirler. Bu semptomlar çok hafif ya da çok şiddetli olabilir. Her bir semptomun etkisi de diğerinden farklı olabilir. Ayrıca, bu davranışlar birçok farklı sebeple ortaya çıkarak, gelişimine uygun olmayacak şekilde sergilenebilir.

  • Göz kontağı kısıtlıdır yada yoktur.
  • Çevreye ilgisizdirler.
  • Adına tepki vermezler.
  • Aşırı hareketli yada hareketsiz olabilirler.
  • Bazıları fiziksel temasa (öpülme, sarılma vs.) izin vermez yada hoşlanmazlar.
  • Çoğunlukla insanları değil cansız varlıkları tercih ederler.
  • Sosyal ve duygusal açıdan kendilerini izole ederler.
  • İşaret etmezler, ihtiyaçlarını yetişkinin elini kullanarak ifade ederler.
  • Taklit becerisi yoktur yada sınırlıdır.
  • Konuşma birçoğunda gelişmemiştir.
  • Konuşma gelişse bile bunu iletişim aracı olarak kullanmazlar.
  • Zamirleri ters kullanırlar.
  • Uygun olmayan vurgulamalar, kalıp cümlelerle konuşurlar.
  • Mekanik ve tek düze ses tonu kullanırlar.
  • Uygunsuz gülme ve kıkırdamalar vardır.
  • Düzen takıntıları vardır.
  • Nesne takıntıları vardır. Objelere gereksiz yere bağlanma(İp, pet şişe, araba… vs)
  • Rutinlerindeki değişikliklere tepki gösterirler.
  • Tekrarlayan davranışları (stereotipiler) vardır. (Nesneleri çevirme, el çırpma, kanat çırpma, zıplama, kendi etrafında dönme, parmak ucunda yürüme…)
  • Oyuncaklarla gerektiği gibi oynamazlar. (Arabaları dizerler,topu çevirirler…)
  • Hayali oyun oynamazlar.
  • Sürekli aynı oyunları oynamayı tercih ederler.
  • Bazıları çok inatçıdır.
  • Bazıları ses, acı, koku, ışık ve dokunuşa aşırı hassasiyet gösterebilir.
  • Bazıları soğuk, sıcak, acıya duyarsız olabilir.
  • Bazıları tehlikeye karşı duyarsız olabilir.
  • Yemek yeme bozuklukları vardır.
  • Bazıları kendine, çevresindekilere ve eşyalara zarar verebilir.
  • Beklemeye yada isteklerini ertelemeye pek tahammüllü değillerdir.
  • Herşeyin aynı olmasını istemek, rutin yaşama bağlılık, değişikliklere aşırı tepki vermek
  • Ekolali (Cevap vermek yerine, kendisine söylenenleri aynen tekrar etmek)
  • Yanlız kalmayı tercih etmek
  • İhtiyaçlarını belirtmekte zorlanmak. Konuşma yerine hareketlerle ihtiyaçlarını belirtmeye çalışmak
  • Temastan, kucağa alınmaktan ya da sevilmekten hoşlanmamak
  • Objeleri kendi etrafında çevirmek
  • Objelere gereksiz yere bağlanmak
  • Bir sebep olmadan strese girmek, üzüntü duymak